Gelirken yolda herhangi bir şey olmaması biraz beklentiyi düşük tutuyor ve modunuz hafiften küçük bir kasabaya gidiyorum gibi olmuyor değil :). Ve fakat Eğirdir'e yaklaştıkça göl kendini göstermeye başlayınca şöyle bir doğruluyorsunuz yayıldığınız koltuktan...
Güçlüyüz, cesuruz, hazırız...
İlçenin girişinde Türkiye'nin tek dağcı komando okulu karşılıyor sizi ardından...
İlk etkinin arkasından kıvrıla kıvrıla virajlı yollardan iniyor ve Eğirdir'in kucağında merkezinde buluyorsunuz kendinizi...
Göl gibi tıpkı yeşiller de sarmaş dolaş olup tondan tona birbirine karışıyor...
Dündar Bey Medresesi ve Hızırbey Camisi. Açık bir avluya sahip olan medrese artık bir pasaj görünümünde. Medresenin odaları dükkanlara dönüşmüş durumda...
Medresenin giriş kapısında hala görebileceğiniz çok çok güzel işlemeler var ...
Hızırbey Camisinin anlatılanlardan dinlediğim kadarıyla çok özel bir özelliği var.Kemerli minare; resimde gördüğünüz minare İslam sanatında ender görülen, işçiliğiyle, sanatıyla, detaylarıyla ve farklılığıyla beni şaşırtan ve aynı zamanda da heyecanlandıran yapı, ülkemizde tekmiş. Alıştığımız minare yapısının dışında çok şık bir şekilde bir kemerin üzerine yapılmış...
Buradan sonra yolunuz ikiye ayrılıyor. Sağdan devam ettiğinizde meşhur elma bahçelerini, Akpınar Seyir Terasını ve ülkenin en önde gelen kemik hastanelerinden olan Eğirdir Kemik Hastalıkları Tedavi Ve Rehabilitasyon Hastanesini görebilirsiniz...
Yol boyunca ilerlerken yine gölün eşsiz güzelliği her an size eşlik ediyor ...
Havanın ve güneşin etkisiyle aynı anda 7 farklı rengin görüldüğü tek göl Eğirdir Gölü...
Soldan devam ettiğinizde ise Eğirdir Kalesi, eski Eğirdir Evi, deniz mahsülleri restoranlarının ve pansiyonların bulunduğu küçük ada ve büyük ada denilen bölgeyi gezebilirsiniz.
Devran Dede Türbesi. Eğirdir Kalesi'nin iç kısmında kaleye bitişik bulunan bu türbenin kentin kurucusu Dündar Bey'in mezarı olduğu söyleniyor...
Eğirdir Kalesi'nin eskiden şehre giriş kapısı şimdilerde pazarın olduğu günler pazarcıların park alanı :) ...
Kalenin aşağıdan görünümü...
Görebileceğimiz en güzel noktalardan birine ulaşmak için tırmanmaya başlıyoruz Kale'ye...
Eğirdir'de aynı zamanda karavanla ve çadırla konaklamayı tercih eden turistler var. Göl kenarında kurulan tesisten hem göle girebiliyor hem yiyecek içecek servisinden faydalanabiliyor hem de deniz malzemeleri satan yerlerden ihtiyaçlarınızı giderebiliyorsunuz. Tatlı su deneyimi yaşamak isteyenler için ideal:)...
Ramazan topu. Eskiden Ramazan'da görevli ve yöre çocukları beraberce çaput doldurup fitili ateşler ve patlatırmış. Ortalık barut kokusu ve çaput parçaları ve çoğumuza üff püff dedirtecek olaylarla dolup taşarken, onlar koşarak hoplayarak zıplayarak kutlamalar yaparak eğlenirlermiş...
Her bir tarafından gözüken manzaralar çok keyif verici...
Çocuklara bir macera gibi gelen bu taşlı ve düzgün olmayan yollarda ilerleyerek en uç noktaya varmaya çalışıyoruz...
İlerledikçe açımız daha da genişliyor daha da güzelleşiyor...
Hemen aşağıda sol tarafta Eğirdir'i ve gölü bisikletle gezmek isteyenler için bisiklet kiralayabileceğiniz bir yer de mevcut...
Göl kenarında içinde çocuk parklarının da olduğu çeşitli cafeler ve çay bahçeleri var...
Her hafta Perşembe günleri pazar kuruluyor. Bayram zamanları ise arefe günü ...
Artık dönüşe geçiyoruz...
Son bir kez tepeden bakıyor ve kaleye veda ediyoruz...
Ve artık adaya doğru ilerlemenin vakti...
Adanın çevresinde kiralayabileceğiniz küçük sandallarla gezinti de yapabilirsiniz...
Sonrasında burada ki güzel restoranlardan birinde bu manzaraya karşı yemek yiyebilir...
Farklı açılardan aynı gölün farklı renklere bürünüşünü izleyebilir...
Bu güzelliğe bir gün yetmez diyerek kalmaya karar verebilir...
Bu gününüzü, görebileceğiniz en güzel gün batımlarından biriyle bitirebilirsiniz...
Bir hafta sonu mutlaka gelin, görün, farklı bir bakış açısından hayata bakın, ruhunuzu dinlendirin, sessiz sakin kimseyi tanımadığınız kimsenin de sizi tanımadığı bir yerde hafifleyin ve tazelenin...
Eğirdir Isparta
Yorum Gönder
Fikirlerinizi Lütfen Benimle Paylaşın